Hollanda Anayasası’nın 1. maddesi “din, inanç, siyasi görüş, ırk, cinsiyet, engellilik, cinsel yönelim veya başka herhangi bir nedenle” ayrımcılığı yasaklamaktadır.
Hollanda’da 22 Kasım’da yapılan erken genel seçimleri kazanan popülist siyasetçi Geert Wilders’in sağcı bir hükümet kurma umudu, ihtiyaç duyduğu partinin doğrudan hükümete katılmayı reddetmesiyle ilk engeline çarptı.
Wilders liderliğindeki aşırı sağcı İslam karşıtı Özgürlük Partisi’nin (PVV) seçimleri kazanmasının ardından gözler yeni koalisyonun olası ortaklarına ve senaryolarına çevrildi.
Seçimlerden kan ve sandalye kaybıyla çıkan ve üçüncü sırada yer alan Başbakan Mark Rutte’nin muhafazakar partisi VVD’nin yeni lideri Dilan Yeşilgöz, seçmenlerden gelen mesajı aldığını açıkladı.
Yeşilgöz, yaptığı açıklamada “Bunun yapılabileceği yer artık Meclis’tir.” değerlendirmesini yaptı.
Yeni lider daha sonra VVD’nin katkısının bir tür dış destek olacağının sinyalini verdi.
AB ve göç karşıtı duruşuyla tanınan Wilders, Yeşilgöz’ün sözlerini “büyük bir hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi.
Seçimler öncesinde yapılan tüm tahminlere ve anketlere meydan okuyan Wilders, resmi olmayan hesaplamalara göre 150 üyeli Hollanda Parlamentosu’nda 37 sandalye elde etti.
Dahası Wilders, göçmen karşıtı platformda büyük kazanımlar elde ederek İşçi Partisi/Yeşiller ortak adayının kazandığı 25 sandalyeyi ve VVD’nin kazandığı 24 sandalyeyi geride bıraktı.
Ancak siyasi analistlere göre çoğunluğun sağlanması her şeyi çözmüyor.
Çünkü bir koalisyon kurması gerekiyor ve bu bağlamda iki ılımlı parti, Wilders’in PVV ile ortaklık kurmak için İslam karşıtı söylemlerinin büyük bir kısmından vazgeçmesi gerektiğini söylüyor.
Koalisyon görüşmelerinin aylar sürmesi bekleniyor.
Öte yandan Wilders’in seçim zaferi birçok şehirde protestolara yol açtı.
Müslüman kuruluşlar olası bir Wilders hükümetinde kendilerine nasıl davranılacağından endişe duyduklarını söylerken, Greenpeace’in de aralarında bulunduğu gruplar Wilders’in çevre politikalarının zayıflamasına ilişkin endişelerini dile getiriyor.
Meclisteki parti liderleri seçimlerden bu yana ilk kez Meclis Başkanı ile görüştü.
Siyasi liderler toplantıyı “yapıcı” olarak nitelendirirken Wilders, PVV senatörü Gom van Strien’e olası koalisyon olasılıklarını araştırma görevi verdi.
Yeni seçilen üyeler 6 Aralık’ta Strien’in koalisyon senaryolarını tartışacak.
Reform platformunda 20 sandalye kazanan Wilders’in bir diğer potansiyel koalisyon ortağı Yeni Sosyal Sözleşme (NSC) partisi, gündeminde Wilders ile işbirliğine girmeden önce Avrupa Birliği’nden ayrılma tehditlerini bir kenara bırakması gerektiğini söyledi.
MGK lideri Pieter Omtzigt, “Bunun kolay bir oluşum olmayacağını söylemeliyim” dedi. Wilders liderliğindeki koalisyona katılmaya istekli olacağına dair hiçbir garanti yok.
Aynı şekilde Omtzigt de partisinin “anayasaya aykırı” politikaları kabul edemeyeceğini vurguladı.
Seçim sonuçları ve Van Strien’in atanması, Geert Wilders’in yeni bir koalisyon kurulmasına öncülük etmesinin ve potansiyel olarak Rutte’nin başbakanlığının yerini almasının önünü açıyor.
Ancak Wilders’in potansiyel koalisyon ortaklarını İslam karşıtı politikalarından bazılarını yumuşatacağına ikna etmesi gerekiyor.
Partisinin seçim platformu Hollanda’nın “İslam ülkesi olmadığını” belirtiyor. “İslami okullara, Kur’an’a ve camilere hayır.”
Hollanda Anayasası’nın 1. maddesi “din, inanç, siyasi görüş, ırk, cinsiyet, engellilik, cinsel yönelim veya başka herhangi bir nedenle” ayrımcılığı yasaklamaktadır.
Wilders, seçim gecesi yaptığı zafer konuşmasında Hollanda yasalarını veya anayasasını ihlal eden hiçbir politika uygulamayacağının sözünü verdi.